logo
E-SİRACE-HAFIZONLINE ÖN KAYIT

Eğitimde Destekleyici Aile

Toplumun en küçük yapı taşı olarak tanımlanan aile, bir milletin küçük bir örneğini teşkil eder. Kişilik davranışlarının oluşmasında katkısı büyüktür. İnsan davranışlarının oluşmasında fiziki çevre kadar sosyal çevrenin de etkisi büyüktür. Sosyal çevrenin de en başında aile ortamı gelmektedir. Ailede yaşananlar olumlu ya da olumsuz davranış gelişiminde etkilidir.

Kişilik, bir bireyin tüm ilgilerinin, tutumlarının, yeteneklerinin, konuşma tarzının, dış görünüşünün ve çevresine uyum biçiminin özelliklerini içeren bir terimdir.

Asıl olan, kişiliğin kendine özgü ve ahenkli bir bütün olmasıdır. Bireyin belleği, dış görünüşü, direnme süresi, sesi ve konuşma tarzı, tepki hızı, sporculuğu gibi özelliklerinin hepsi o insanın kişiliğini betimlemede önemlidir.

Özellikle 0-3 yaş kişiliğin yapıtaşını oluşturmaktadır. Sosyal çevrenin etkileri araştırıldığında ailenin etkisi göz ardı edilemez. Bireylerin okul öncesi dönem, ilköğretim, ortaokul, lise, üniversite ve kariyer dönemlerinde çoğu kez desteğe ve yönlendirmeye ihtiyaçları vardır. Tecrübe paylaşımlarına, motivasyona ve olumlu pekiştireçlere önem vermek gerekir.

  • Dengeli eğitim ve yönlendirme,
  • Anne babanın kendi aralarındaki söz ve davranış birliği,
  • Çocuğa karşı aşırı hoşgörü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları,
  • Çocuğa verilen tepkilerin yersiz ve abartılı olmaması,
  • Güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması ve ödüllendirilmesi,
  • Hatalı durumlarda uyarılma ve gerekiyorsa uygun bir şekilde cezalandırılmaları,
  • Yapılan yanlışları sadece kızarak değil nedenini mantık çerçevesinde açıklamaları,
  • Onlara değer vermeleri, söz hakkı tanımaları,
  • Kişilik yapılarına saygılı olmaları, sevildiklerini hissettirmeleri,
  • Onlara güven duygusunu aşılamaları,
  • Sosyal ve psikolojik gelişimini yakından takip etmeleri,
  • Gösterilen davranış problemlerine karşı duyarlı olmaları,
  • Kendi psikolojik çatışmalarını çocuklara yansıtmamaları ile daha sağlıklı çocuk yetiştirme mümkün olacaktır.

Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0 – 2 Yaş)

Anne bebeğini sevip, korur, onu beslerse bebek kendini güvende hissedecektir. Bu sayede temel güven duygusu oluşacaktır. Ancak tam tersi bir durum olursa güvensizlik duygusu oluşacaktır.

Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç (2 – 4 Yaş)

Çocuğun konuşmaya ve yürümeye başlaması ile annesine olan bağımlılığı azalacaktır. Tuvalet kontrolüyle beraber bu dönemde çocuk özerkleşmeye ve bağımsız davranışlardan zevk almaya başlar. Çocukların kendilerini kontrol etme olanağı onlara verildiği zaman çocuklarda özerklik duygusu gelişecektir. Anne babanın aşırı kontrolü ise çocuğun kendi kapasitesi hakkında kuşkuya düşmelerine sebep olacaktır.

Önemli: İki dönemde de güven duygusu vardır. İlkinde yaşadıkları çevreye bir diğerinde ise kendilerine güvenirler.

Girişimciliğe Karşı Suçluluk (4 – 6 Yaş)

Cinsiyet bu dönemde keşfedilir ve merak duygusu fazla olur. Çocukların bu dönemde amaçları vardır. (Oedipus’tan kaynaklı karşı cins ebeveyni elde etmek). Cinsel içerikli sorular bu dönemde artar. Çocukların sorulara sabırlı davranılıp çocuğa uygun cevaplar verilmelidir. Katı ve cezalandırıcı olunursa süperego gelişmeye başladığından bu dönemde o katılıktan etkilenip sürekli suçluluk duyguları oluşturup egoyu gerçeklikten çıkartmaya çalışır.

Başarıya Karşı Aşağılık (Yetersizlik) (6-12 Yaş)

Okulla beraber başarı isteği artar. Başarı duygusunu elde ettikçe çocuğun kendine güveni artar. Çalışmaya ve başarılı olup arkadaşlarından ve çevrelerinden takdir görmek ister. Öğretmenler bu dönemde çocukları değerlendirirken sürece bakmalıdırlar sonuca değil. Çabalayanlara destek olmaları çocukların gelişim dönemlerini olumlu geçirmelerine yardımcı olur. Tam tersi durumda aşağılık ve yetersizlik duygusu oluşur.

Önemli: Geri bildirim önemlidir.

Kimliğe Kazanımına Karşı Kimlik Kargaşası (12-18 Yaş)

Ergenlik yıllarında bireyler anne-baba etkisinden kurtulmaya çalışarak ben kimim sorusuna cevap ararlar. Annelerinin etkilerinden kurtulmaya çalışmaları yüzünden bir çatışma içine girerler. Çeşitli kişilerle özdeşim kurmaya çalışırlar. (Onların kimliklerine kendilerine almak için.) Önemli olan bu dönemde bireyin özgürce seçim yapabilmesi. Kendi ilgi ve yetenekleriyle uyumlu bir kimlik duygusu geliştirmesidir.

Önemli: Cinsiyet rolü, toplumsal rol ve meslek tercihi bu dönemi etkileyen 3 önemli faktördür.

Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık veya Uzaklık (18 – 30 Yaş)

Başkaları ile yakın ilişkiler kurması gerekir. İlişki kurup bir aile sahibi olmaya yönelir. Tersi olursa yakın ilişki kuramaz insanlardan uzak durur. Görev ve sorumluluk getirecek ilişkilerden kaçınmayı yeğler. Yalnızlık duygusu kişiliğe hakim olur.

 


 

Hedef Belirleme

 

Bir okçu düşünün. Eline yay ve okunu almış. Karşısında iç içe geçmiş dairelerle renklendirilmiş bir tablo. Nefesini kontrol ediyor, rüzgârı hesaplıyor, göz hizasında atışını yapmak için en uygun anı kolluyor.

Pek çoğumuzun da aslında bu okçudan farkımız yok. Belirli bir işin başarılması için hepimiz bu hedef çalışmasını yapıyoruz. Özellikle sınav sürecindeki öğrencilerimiz için hedef belirlemek başarının en önemli etmenlerindendir.

Eve geldiğinde ne çalışacağını bilmeyen, nereden başlayacağı konusunda tereddüt yaşayan öğrenciler hedef konusunda bir şeyleri eksik bırakmış demektir.

12 den tutturmak için planlamanın en önemli parçası olan hedefini belirlemelisin.

Peki, hedef belirlerken nelere dikkat etmeliyiz?

Net olmalı. Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimizi tanımlarken net cümlelerle hedefi desteklemeliyiz.

Örneğin; –    bugün fen bilimleri dersinden hücre konusu ile ilgili 3 test çözeceğim.

  • Pazar günü yapılacak olan deneme sınavında sosyal bilgilerden 9 net yapacağım. Gibi

Ulaşılabilir Olmalı. Günlük ortalama 30-40 soru çözen bir öğrencinin bir anda kendisine 250 soru hedefi koymasını düşünün. Bi gazla bu kararı veren bir öğrenci muhtemeldir ki ilk gün bu hedefe ulaşmak için aşırı bir gayret sarfedecek, birkaç gün sonra da çalışmayı bırakacaktır. O yüzden makul hedefler koyup, zamanla hedef büyütmek faydalı olacaktır. Aracın 1. Vitesiyle giderken bir anda 4. Vitese alırsanız araba ya duracaktır ya da çok zorlanacaktır.

Motive Etmeli. Belirlediğimiz hedef standartlarımızın üzerinde ise bir zaman sonra bizi ümitsizliğe iteceğinden motivasyonumuzu kıracaktır.

Örneğin; bir sınavda 250 puan alan bir öğrencinin bir sonraki sınav hedefini 400 puan olarak koymasından sonra hayal kırıklığı yaşaması muhtemeldir.

Beklentilere Uygun Olmalı. Öncelikle konulan hedef beklentilerimizi karşılamalı. Eğer bir meslek hedefi koyuyorsak bunun için mutlaka bir uzmanla beraber kariyer eğiliminizi tesbit etmeniz gerekir. Yapmaktan en çok mutluluk duyacağınız mesleği seçip hedefinize koymalısınız.

Esnek Olmalı. Hedefe ulaşmak her zaman kolay değildir. Yılmadan, yıkılmadan, yorulmadan devam edilmelidir. Yolda karşılaşılan güçlüklere karşı toleranslı olmak kırılganlıkları azaltacaktır.

 

Hedef belirlerken aşağıdaki sorular sizlere yardımcı olacaktır.

o  Belirlediğin hedefin nedir?

o  Neden bu hedefi istiyorsun? Sana ne hissettiriyor “coşku, sevinç, gurur vs”

o  Bu hedef sana mı ait? Yoksa başkasına mı?

o  Bu hedefe ulaştığında neler hissedeceksin? Eline ne geçecek

o  Peki bu hedefe ulaşamazsan ne olacak?

o  Seni bu hedefe ulaştıracak ne gibi imkanlara sahipsin?

o  Hedefine ulaşmak için ne tür desteklere ihtiyacın var?

o  Bu hedefe ulaşırken kimlerin yardımcı olmasın beklersin?

 


Neden Çalışamıyorum

Pek çoğumuzun aslında karşılaştığı bir durum. Gerek öğrencilerden gerekse velilerimizden gelen bir yakınma: “Ben neden ders çalışamıyorum”

Malum teknolojinin ve iletişimin etkili olduğu bir dönemdeyiz. Baş döndürücü bir biçimde bilgilerin güncelleme hızı arttı. İletişim ve sosyal medya gündemdeki yerini korumakta. Yeni meslekler, ders içerikleri, 4+4+4 sistemi, çift ana dal… Derken bu kadar gelişmeyi takip etmekte zorlandığımız bir gerçek.

Öğrenci açısından iyi meslek sahibi olmak, sevdiği işi yapmak, iyi para kazanmak gibi kaygılarla karşılaşmaktayız. Şunu kabul etmeliyiz; yattığımız yerden bir başarı elde etmeyi beklemek yersiz. İyi bir meslek sahibi olmak için elbette iyi bir üniversite, iyi bir üniversite için ise verimli bir çalışma altyapısının olması gerekmektedir. Bu da etkin ve verimli, aynı zamanda programlı çalışmakla mümkündür.

Öyle de hocam nasıl olacak bu iş? Diye soranları duyar gibiyim.

Mecelle ’de ( Eski anayasa hukuku)bir kaide var çok hoşuma gider;

Def-i mefasid celb-i menafiden evladır”. Hocam Türkçesi nedir dediğinizde. Diyor ki bu söz – Ders çalışmaya başlayacaksan önce bu çalışmalara engel olan neler varsa bunları kaldır ortadan-. Sanırım bir parça anlaşıldı. Yani verimli çalışma teknikleri, öğrenme teknikleri, bilinçaltı telkinlerle etkin öğrenme vb süslü tekniklerden önce bu çalışmalara engel olan engelleyicileri ortadan kaldırmak gerekmektedir.

O zaman başlayalım. Nelerdir bu engelleyiciler? Bu engeller meslek hayatım boyunca öğrencilerimle yaptığım görüşmeler sonunda ortaya çıkmış, herkes için ortalama geçerli olan durumlardır.

 

  1. İstememek:

“Zihninize arzunuzun tohumunu ekin. Öyle bir güce dönüşür ki, sahip olmak istediklerinizi size çeker.” Diyor Robert Collier. İşte bu arzu başlangıç aşamasında çok önemli.  Çünkü öncelikle bu isteği uyandırmalısın. Bazı öğrencilerim diyor ki “hocam hiç içimden gelmiyor ders çalışmak” doğrudur. Ders çalışmak mı sevdiğiniz bir diziyi seyretmek mi? Arkadaşlarla gezmek mi fizik dersi çalışmak mı? Sosyal medyada turlamak mı Limit çalışmak mı? Dediğimde hepinizin cevabı nerdeyse aynı. Ders çalışmayı sevmek zorunda değilsiniz, ama yapmak zorundasınız.

  1. Plansızlık

“Her başarılı insanın bir planı, her başarısız insanın bir mazereti vardır” Henry Clausen

Plan yapmak aslında hayatın olağan süreçlerindendir. Herhangi bir gün, hafta, ay, yıl veya yıllar planlanabilir. Bu konu mikro-makro plan yapmak mümkündür. Plan yapmazsak ne olur? Neden bu kadar can alıcı bir ayrıntıdır plan yapmak? Çünkü plan yapmak en başta sizi bir sistematiğe hazırlar. Bu sistematik sizin daha sağlıklı düşünmenizi ve gevşemenizi sağlar.  Karmaşıklığı engeller. Ve en önemlisi size lazım olan, çalışma öncesi ön motivasyonu sağlar.

  1. 3T (Teknoloji-Telefon-Televizyon)

Çağımızın en tehlikeli zaman hırsızları bu 3T dir. Kontrol edilmediği ve irade gösterilmediği sürece verimli çalışmanın önündeki en büyük engellerdendir. “Yasak ve kısıtlama” kavramlarının üzerinde durmak gerekir. Bu 3T den uzak durmak gerekir ama ölçülü kullanmak da gerekir. Çünkü bu 3T bizim dış dünyayı algılamamız açısından da önemlidir. Tavsiyem ders çalışma süresi içerisinde mutlaka cep telefonları kapatılıp ebeveyne teslim edilmeli ya da bir köşeye bırakılmalı. Bunlara ayrılacak zaman dilimleri belirlenip aile ile paylaşılmalı.

  1. Çalışmaların Sık Sık Bölünmesi

Aktif ve verimli bir çalışma süresi ortalama 40-45 dk sürmektedir. Bir bilginin kavranması için mutlaka bu sürenin altında çalışmamaya dikkat etmek gerekir. O yüzden çalışmadan önce mutlaka ihtiyaçlar giderilmeli gerekli ders materyalleri masanın üzerinde olmalıdır.

  1. Dağınık Ortam

Ders çalıştığımız ortam verimi mutlaka etkiler. Özellikle dağınık bir masa, eşyaların gelişigüzel serpildiği bir oda verimi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu konuda özellikle dikkat gerekir. Ayrıca masanın konumu, gerekli ışık düzeyi de önemli ayrıntılardır.

 


Verimli Çalışma Teknikleri

Verim, iş verimi, çalışma verimi, üretim verimi vb. çokça duyduğumuz bir terim. “önemli olan çok değil, verimli çalışmaktır”  metaforu herkesin ağzında. Nedir bu verim? Verim: Yapılan bir iş sonucunda beklenen, arzu edilen sonuçtur.  Gösterilen çabanın, emeğin karşılığını almaktır. Verim, kısaca iş sonunda elde var olan sonuç ile o işi yaparken gösterilen performansın farkıdır. Şeklinde tanımlanmıştır. Öğrencilerimizin anlaması gereken şey ise; Nasıl çalıştım, karşılığında ne buldum? İlk başladığım nokta ile şimdiki nokta arasında nasıl bir fark var?

Neden verim dediğimizde ise karşımıza aşağıda olgular çıkmakta;

  • Kabul edelim ilkemiz bir “sınavlar devleti”. İlköğretimden lisansüstü seviyeye kadar yüzlerce sınavla muhatap oluyoruz. Bu yüzden bu oyunda kurallara uygun hareket edilmeli
  • Verimli çalışma motivasyon kaynağıdır. Başarı sonucu elde edilen motivasyon bir sonraki adımları n rahat atılmasına sebep olur.
  • Verimli çalışma öğrenildiğinde planlama-zaman yönetimi de kavranmış olur.
  • Verimli çalışmanın aslında ilk adımı “sebat” göstermektir. Yüzlerce gün süren bir yolculuğun ilk adımı ilk gün atılır. Bir davranışın alışkanlık boyutuna geçmesi için en az 21 gün gerekmektedir.

Verimli çalışma basamakları

  1. Amaç(lar)ını- Hedef(ler)ini Belirle

Amaç: Uzun vadeli planlamalardır. Hedef: Daha kısa vadeli planlamalardır. Bir örnekle açıklayalım.

“Amacım iyi bir doktor olmak, o zaman hedefim Hacettepe Tıp.” Gibi.

Hedef belirleme bu işin aslında en can alıcı noktası. Hedefin özellikleri şöyle olmalı;

  • Net olmalı
  • Ulaşılabilir olmalı
  • Seni motive etmeli
  • Beklentilerine uygun olmalı

Hedef günlük, haftalık, aylık, dönemlik ve yıllık belirlenebilir. Hedef çalışmasının sonunda verim kontrol edilmelidir.

  1. Planlı Çalış

Bir harita düşünün. Dağlar, ovalar, şehirler, göller hepsi gözünüzün önünde. Bir yolculuğa çıkıyorsun, nereye gideceğini daha rahat görüyorsun. Plan yapmak harita gibi, eksikleri görmek ve düzen açısında en önemli adımdır.

Plan yaparken; kendi yaptığın plan olmasına dikkat edilmelidir. Ancak bir uzmandan revizeler konusunda yardım alabilirsin.

Planda günlük çalışma saatlerini belirlemelisin. En verimli olduğun saatlere göre planlama yapmak verimi artıracaktır.

Plana mutlaka konu tekrarı koymalısın. Tekrar etkin öğrenmenin önemli bir basamağıdır

Planda hedefine yönelik dersler ağırlıklı olmalı. Sayısal bir öğrencisin ve fizik konularında sıkıntı varsa, önceliği bunlara vermelisin.

Uyamadığın planı hemen değiştir.

  1. Ders Çalışırken

Çalışmalar peryot biçiminde yapılırsa faydalı olacaktır.

45 dk Ders-5 dk Tekrar-10 dk Ara

  1. Zamanı Verimli Kullan

Bir öğrencinin bir haftalık zaman tablosu. Pek çok kişi zamanının olmadığından şikâyetçi. Ama aslolan zamanının iyi kullanılmadığıdır. İyi planlama ile zamanı etkin kullanabilirsin.

  1. Verimli Çalışmayı Engelleyicileri Ortadan Kaldır

TV, dizi, film

Cep telefonuna sınır

Müzikle çalışmak

Çalışmanın sık sık bölünmesi

Aşırı çalışmak

Bilinçsiz gıda tüketimi

  1. Uygun bir çalışma ortamı seç
  2. Derse hazırlıklı gel
  3. Not tut
  4. Verimli okumalar yap

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İletişim
İletişim formumuzu ve iletişim bilgilerimizi kullanarak bize ulaşabilirsiniz.
  • Ovacık, 548. Cd No:7, 06280 Keçiören/Ankara
  • 0 555 882 04 91
  • iletisim@sirackoleji.com